11 December 2012

Mikro Kredi Sorunsalı

Dün akşam Rotary'nin de desteği ile Muhammed Yunus'un katıldığı bir konferansta idim. Mikrokredilerin geldiği yol, insanlara yaptıkları yardımlar, bundan sonrası konuşuldu uzun uzun. Işin enteresan tarafı konuşmacılar arasında en az dinlenen kişi Muhammed Yunus oldu maalesef.

Yalnız konsept ile ilgili anlamadığım noktalar var, bunları ikiye ayırıp sorayım:

- Operasyonel: Hayatta şans bulamamış ama iyiniyetli insanlara şans vermek gibi bir şey aslında mikrokredi. Ama eğitim seviyesi, karakteri veya herhangi bir kriterden bağımsız olarak başlatılan iş/şirketlerin bir çoğunun başarılı olmadığını biliyoruz. Mikrokredi ile hayata geçirilen projelerde bunun aynısının olmaması için de bir sebep yok. Yani bir şekilde, meblağ az bile olsa, verilen kredinin çoğu bad debt, yani geri ödemememe ihtimali ödeme ihtimalinden çok. Bu önemli bir sıkıntı, eğer verilen parayı bağış olarak görmüyorsak. Bunun dışında bu kredilerin amaçlarına uygun kullanıldığının, geri ödemelerinin, ne kadar mikrokredi limitinin açılacağının saptanması ve takibi de büyük bir iş ve ciddi bir insan gücü gerektirir. Bu da masraf demektir. Bunların karşılanması da bambaşka bir sıkıntı.

- Makroekonomik: Dün akşam gördüğüm ve düşündüğüm bir gözlem aslında bu satırları yazdıran bana. Mikrokredi, her ne kadar tamamen iyi niyetlerle başlanmış ve hala çok hayırsever insanların ciddi emeğiyle devam eden bir konu olsa da aslında hali vakti yerinde olanların, fakirlere karşı duyduğu vicdan azabını rahatlatmak için ortaya attıkları bir konsept. Bu insanların bir kısmının yüzüne karşı fakir lafının kullanılması bile ayıp zaten. Ama dediğimi daha matematiksel olarak açıklayayım.

Dünya üzerinde birikmiş bir parasal değer (accumulated wealth) var. Kolay anlama amaçlı buna 1000 diyelim. Aynı şekilde dünya üzerinde belirli bir sayıda insan var. Daha da kolay anlama amaçlı buna da 1000 diyelim. Ideal senaryoda 1000 kişi 1000 parayı eşit paylaşır ve hayatına devam eder. Ama şu anki değer dağılımı biliyorsunuz ki böyle değil. Birinde eğer 2 para varsa, kendisinin doğal hakkı olan para dışındakini başkasının cebinden alıyor diyebiliriz. Birinin 3 parası varsa, iki kişiyi parasız bıraktığını da söyleyebiliriz. Pratik dünyamızda bazı insanlarda 10, 40, 75, 100 küsür para var; yani o kadar insanı fakir bırakıyorlar. Tabi ki dünya üzerindeki toplanan parasal değer de nüfus da artıyor. Ama sorun yeni oluşan değerlerin de eskisinin oranında bölüştürülmeye devam edilmesi. Yani örneğimizdeki 1000 paranın 100üne sahip biri, yeni ortaya çıkan 10 paranın da 1ine sahip olacaktır. Bu yüzden de fakirin (aslında doğru deyimiyle underpriviliged) cebine çok ekstra bir şey girmeyecektir. Mikrokredi ile yapılan şey, sistemsel bir yanlışı düzeltmek değil, sistemin yarattığı dengesizlikte bazı (maddi olarak) ezilenleri, ezen kısmına geçirme hareketidir. Şu ana kadar hakkettiği para zenginler tarafından alınan birine zengin olup başkalarının parasına konma şansı vermektir.

Yanlış anlaşılma olmaması için iki noktaya değinmek istiyorum: Birincisi Muhammed Yunus ve bu projeye ciddi emek veren Rotary'nin, çok iyi bir iş yaptığını, bir sürü kadının hayatını kurtararak ayakta alkışlanacak bir şey yaptığına inanıyorum. Olmamasını kesinlikle tercih etmezdim. Sadece çözümün kökten değil, üstten olduğunu düşünüyorum.

Ikincisi; anti-kapitalist veya komünist-sosyalist fln değilim. Komünizmin işe yaramaması için çok net sebepleri olduğunu, bunların en başında da insan/insan psikolojisi faktörünü tamamen atladığını düşünüyorum. Kağıt üstünde güzel bir sistem ama pratiğe aktarılması imkansız. Zaten ne kadar acımasız, hata dolu bir sistem olsa da kapitalizmin, sürdürebilirliğini sağlayan en büyük dayanağı insan psikolojisine olan yatkınlığı. Kimse birbirini eşit görmüyor; doğamızda, düdükleyebildiğimizi düdükleme iç güdüsü oldukça kapitalizm devam eder.