25 June 2013

Bir Polis ile Gezi Olayları Üzerine

Dün akşam Taksim dolmuşu ile eve dönüyordum. Meydanda indim, park ne durumda diye o tarafa gittim. Baktım park bantlarla çevrili, içeri insan sokulmuyor ve etrafı silme polis. Ben de oturan bi tanesini gözüme kestirdim, ne zaman halka açılacak park diye sordum. Açılsa da biz de gitsek fln dedi. Dedim otursam, konuşsak biraz, ben de direnişçiydim, düşüncelerimin aynı olmadığı ama konuşabileceğim insan arıyorum dedim. Tabi buyur dedi, yaklaşık 1 saat konuştuk.

Bu noktada bu yazı ile ilgili bazı önemli noktaları yazmak istiyorum. Niyetim, o polis memurunu bazı şeylere ikna etmek değildi, onun ne düşündüğünü, olaylara nasıl baktığını görmekti. O yüzden dediklerine, aklıma gelen (ve yazıyı okurken sizin de gelecek) binbir soru ile cevap vermedim. Olabildiğince az müdahale ettim. Genelde düşüncelerimi kasten üstelemedim, sadece katılmadığım yerde katılmadığımı ve niye katılmadığımı söyledim; her konuda uzlaşmamız gerekmediğini de karşılıklı söyledik. Ayrıca polis memurunun adını bilmeme rağmen açıklamayacağım, kendisini zor duruma düşürmek istemiyorum. 

Ikimiz de büyük bir aydınlanma yaşamadık. Ona da söledim, olay diyalog kurabilmek ve karşılıklı ne düşündüğümüzü ve hissettiğimizi anlatabilmek dedim. Bu olmadan sadece şiddet olur dedim. O da anlayışla karşıladı, bazı konularda anlaştık bazılarında farklı düşündük ama hoş bir sohbet oldu. Aklımda kalan bazı noktalar:

- Bu olayların ne olduğunu, kime ne kazandırdığını 3-5 sene sonra anlicaz dedi. Kim kazandı sence diye sordu, cevabımı beklemeden saydı; AKP-geziciler-medya-borsa-esnaf kimse kazanmadı dedi. 

- Direkt uyardı, bak biz diyalog kuruyoruz ama ben de polisim o yüzden herhangi bir polise karşı hakaret etme dedi. Hiç öyle bir niyetim yok, olsa zaten gelip konuşmazdım dedim. Orada da belli bir rahatlama yaşadı. 

- Ben direkt polis şiddeti hakkındaki düşüncelerini sordum, en çok onu merak ediyordum. Mesela bazı polislerin münferit olarak yanlış davrandıklarını kabul ediyo, ben de "ama biber gazlarını kafa hizasına sıkıyorlar" diye arada söyledim, muhabbet tatsızlaşmasın diye daha zorlamadım. Dedim bazı işkence videoları var, otoparklarda sıkıştırıp 4e 1 girmeler var dedim, o durumda normalde polisi ararsın ama şimdi ben napıcam dedim. Haklısın ama yine bu olaylar münferit dedi. Yani TOMA müdahalesi ve bol bol gaz sıkma olayını sanki biraz kanıksamışlar hissi aldım. Ethem Sarısülük olayı polis için kırmızı çizgi. Konuşma konusunda çok hassaslar. Orada bilmem kaç kişi üstüne geliyor ve taş atıyor, belinde silah var, biz de insanız kendimizi koruyoruz diyor. Çok hassas olduğu için uzatmadım ama düşüncesine katılmadım. Molotof kokteyli tiyatrosuna hiç girmedim. 

- AKPye hiç oy vermemiş, çok tipik bir orta-alt sınıf insan. Bazı konuşmaları dinsel-milliyetçi esanslı ama evinde arasıra alkol de alıyor. Alkole karşı diil ama sokak başlarında alkol alıp laf atanlardan da şikayetçi. RTEye bayılmıyor ama doğru yaptığı şeyler olduğunu da düşünüyor, yanlış yaptığı şeyler de. Ama polis olduğundan çok fazla eleştiremiyor. 

- Etrafında gezi parkı olaylarına katılan tanıdıkları da var. Hem polis tarafında hem direnişçiler tarafında çoğu insanın aslen şiddet yanlısı olmadığını ama az sayıdakilerin ortada daha çok olduğundan, karşılıklı daha şiddet yanlısı gözüktüğünü söylüyor. Yani bizi, düşündüğümüzden daha saldırgan görüyor, kendilerinin olduklarından daha saldırgan gösterildiğini düşünüyor. Ben de ona park içindekilerin çok farklı gruplardan ama birbirine saygılı ve barışçıl olduğunu, meydanda konuşlanan grupların şiddete daha yakın olabilecekler olduğunu söyledim. Orada anlaştık gibi. Yine de keşke gelse ve parktaki güzel ortamı görse, bazı şeyleri kafasında daha rahat oturtabilirdin dedim, olabilir dedi. Eminim orada da çok düzgün insanlar var ama bence dışarıdan bu direnişi körükleyenler de var dedi. 

- Kahramanmaraşlı, büyürken çevresinde her din-dil-ırk insan varmış ve farklılıkların olması gerektiğini ve bunu sevdiğini söylüyor. Yine de konuşabileceği bir Ermeni istiyor, soracak soruları olduğunu söylüyor. Aldığım hissiyat Kürt diil ama Ermenilerin daha tabu olduğu. Yine de Ermenilerin ve Yunanların aslında dünyada bize en yakın insanlar olduklarını, zaten yüzyıllarca beraber yaşadığımızı ve savaşa giderken bacılarımızı onlara emanet ettiğimizi söylüyor. Bir Ermeni karşısına çıkıp sorularını cevaplasa, oturup konuşsa tabularını yıkabileceği izlenimi verdi bana. Tabusu çok derinden değil ama bunu yıkacak bir fırsat bulamamış sanki. At-avrat-silah söylemi önemli; ayrıca isteyen istediğini yapsın ama devlete karşı çıkmasın karşısında beni bulur diyor. 

- Gezi parkı eylemlerinin en başta çok demokratik ve güzel olduğunu, kendisinin de takdir ettiğini, sonradan yasadışılaştığını düşünüyor. Ne zaman antidemokratik oldu diye sorduğumda çok net bir cevap veremedi. Ayrıca neye dayanarak yasadışı olduğunu sorduğumda ona da bişi diemedi. Bu kadar insanın toplanıp birşeyleri protesto etmesi, şiddet olsun olmasın, yasadışıymış gibi polisin kafasında. Demokrasiyi sandık sanıyor; hoş, başbakan bile öyle sanıyor şaşmamak lazım. Dedim ki demokraside sadece seçim olmaz, benim de başbakanım ise ben oy vermesem de beni de koruması lazım dedim, kabul etti. Bazen agresif olabiliyor dedi.

- 3. havaalanının yapılmasını destekliyor. Hem Cumhuriyet (bunu özellikle belirtti) hem de başka gazetelerde konu ile ilgili güzel yazılar okumuş, o yüzden olumlu buluyor. Şu anda Almanya'da bir havaalanı (Frankfurt'tan bahsediyor) bütün büyük uçakların durduğu yermiş, şimdi bizim de öyle havaalanımız olacak ve dünyadaki rotalar değişecek diyor. Ben de kendisine orasının Istanbul'un geride kalan bütün ormanlarının olduğu yer olduğunu, havaalanından sonra orada baya yerleşim yapılacağını ve ağaç kalmayacağını söyledim. Istanbul'a mesafesi ne kadarsa, illa havaalanı gerekiyorsa aynı mesafede Izmit veya Tekirdağ tarafına yapsınlar o taraflar da gelişsin ama ağaçlar kesilmesin dedim. Fikri baya sevdi, evet keşke öyle olsaymış dedi. 

- Ekonominin iyi gitmesinden memnun; AKPnin en iyi icraatlarından birinin Kemal Derviş'in ekonomik planlarını çöpe atmaması olduğunu düşünüyor. Her gelenin eskiyi yıkıp yenisini yaptığını, AKPnin en azından Kemal Derviş politikasında bunu yapmadığını söylüyor. Ekonominin iyiye gitmesi için devamlı projeler üretiliyor, arz fazlası oluşuyor, yakında ekonomik kriz olacak dedim; geleceğe dair düşünüyorsun, olabilir ama olmayabilir de dedi. 

- Gezi Parkı'na Topçu Kışlası'nın yapılmasını istemiyor; AVMleri de hiç sevmiyor. Emek sinemasına iki kere gitmiş, güzeldi baya diyor. Bu tip yerlerin yıkılmasına üzülüyor ama çok ilerletemedi konuyu. AKM ile ilgili, binayı ben de sevmiyorum dedim. Ama eğer RTE'nin oradaki opera yapma düşüncesi samimi olsaydı, Devlet Opera ve Balesindeki herkesi işten çıkartmaz oraları da yaşatırdı dedim. Konuya hiç öyle bakmamış ama peki niye ona tepki verilmiyor dedi. Dedim veriliyor, muhtemelen bundan sonra da daha çok verilir dedim.

- Bu arada 5 gün eve gitmediği, karısını çocuğunu görmediği zamanlar olmuş. O da yeter modunda. Dedim ben de parktaki insanlar aslında o halde gördükleri polislere de yardım ediyorlar, sorunumuz sizinle deil dedim, onun da hoşuna gitti. Izinlerinizin verilmediğini, tayinlerinizin dondurulduğunu biliyorum ve üzülüyorum dedim, bildiğime şaşırdı.

- Forumlardan bahsettim, bilmiyordu hiç. Enteresan buldu. 

Yine de konuşulan sözler, düşünceler bilmem ne herşeyi geçtim, bence buradaki asıl kazanım onun (ve aslında benim de) akşam eve gidip, gazın diğer tarafındaki bir kişi ile normal bi diyalog kurmanın verdiği rahatlama. Belki de bir müdahalede eline bir direnişçi geçerse ve düzgün konuşursa gözaltına almaz. Belki polisler arasında da konuşurlar konuştuklarımızı. Bişileri düşünmeye sevketmiş oldum, aynı zamanda ben de diyalog kurdum ve görmediğim taraftan gördüm olayları. Konuşmamızı bitirirken dedim ki, "sen en başta bana kim kazandı diye sordun, bence hepimiz kazandık, birbirimizi yakından tanıdık ve diyalog vaktinin geldiğini anladık. Yıllarca sürecek belki bu ama en azından başladık" dedim, inşallah, çok iyi olur dedi. Diyalog kurmak istiyor, muhtemelen bütün polisler istiyor. Sonuçta etrafında sadece tek taraflı bakılan, tek taraflı bilgi verilen, tek taraflı gaza getirilen biri ile bunları konuşmak en büyük kazanımdı, karşılıklı elimizi uzattık birbirimize. Herkese tavsiyemdir bu güzel deneyim; başta polis, sizinle aynı düşüncede olmayan insanlarla, ikna etme niyetinden uzak, sadece düşüncelerini alın ve düşüncelerinizi açıklayın. Bırakın dağınık kalsın, sonra toplarız.

1 comment:

  1. Sinan kardeşim,
    Çok iyi bir iş yapmışsın. Bence büyük bir adım bu. Tebrik ederim. Üstelik pek de güzel yazmışsın. Kalemine sağlık. Bu sayede bloğunla da tanışmış oldum.
    Sevgiler,
    Defne

    ReplyDelete